Taha Akyol – “Ama Hangi Atatürk”


Doğan Kitap – 578 Sayfa – 1. Baskı Ocak 2008

“Musul vilayeti Türkiye devletinin milli sınırı dahilindedir; buraların anavatandan koparılıp şuna buna hediye etmek hakkı hiç kimseye ait olamaz. Milletler Cemiyeti ile bu meselenin münasebeti yoktur.”
Mustafa Kemal, 30 Ocak, 1923

“Misak-ı Milli şu hat, bu hat diye hiçbir şekilde hudut çizmemiştir. O hududu çizen şey milletin menfaatı ve yüce heyetinizin bakışındaki isabettir. Yoksa bu haritası mevcut bir sınır yoktur.
Mustafa Kemal, 27 Şubat, 1923

“Atatürk’ün siyasi kudreti, esasen askeri kudretinden daha fazlaydı.”
İsmet İnönü

Merhabalar,

Taha Akyol bu kitabında, Atatürk’ün, günün gereklerine uygun politikalar izleyen, doktrinlerle bağlı olmayan, pragmatik ve esnek bir devlet adamı olduğunu gösteriyor. Şu alıntılar, kitabın ‘Sonsöz’ünden:

Atatürk Kurguları

….. Devir ve ihtiyaçlar, politikanın gerekleri değişmiştir. Atatürk resimlerinden birini seçerek öbürlerinden çok farklı, hatta öbürlerine zıt Atatürk kurguları yapmak mümkün ve kolaydır.

Sol Kemalistlerin kurguladığı Kalpaklı Mustafa Kemal, Milli Mücadele dönemindeki sol terimleri kullanan Mustafa Kemal Paşa’dır. Hatta bu kurgudaki solcu Gazi, İslami terimleri pek kullanmaz! Baş dostu Lenin’dir! Doğan Avcıoğlu’nun kurguladığı Atatürk’dür bu.

Attila İlhan’ın ‘Gazi’si de elbette solcudur, ama daha ‘Asyalı’dır, Sultan Galiev’le tarihsel duruş beraberliği vardır, o bakımdan Avcıoğlu’nun Atatürk’üne göre Attila İlhan’ın Gazi’sinde Müslüman kimliği ve Asyalı vasfı hayli belirgindir.

Necmettin Erbakan’ın “Atatürk yaşasaydı o da Refah partili olurdu” sözündeki Atatürk, Milli Mücadele’de yoğun bir şekilde İslami terimleri vurgulayan, Kuran’dan ayetler okuyan, dualar eden ve Batı ile savaşan Mustafa Kemal Paşa’dır.

Bir de tabii ‘Alafranga Atatürkçüler’in kurguladığı Atatürk var. Bu terim merhum Attila İlhan’ındır. ‘Hangi Atatürk’ adlı kitabında Attila İlhan kendi ‘Gazi’ modelini izah etmek için, Atatürk’ün konuşmalarından 96 tane alıntı yapmıştır. Bunların 80’i 1919 yılından ve 1920’lerden alınmadır! Attila İlhan, ‘Kemalist’ ve ‘Atatürkçü’ ayrımı yaparak şöyle bir yargıya varıyor:

“Kemalist’, aynen Mustafa Kemal Paşa gibi, ‘Türkçü’, ‘antiemperyalist’ ve ‘solcu’dur. ‘Atatürkçü’ ise, Batıcı, komprador/kapitalist ve liberaldir. Yoksa kestirmeden ‘Tanzimatçı’ mı demeliyim”

Tarihe sadakat

“Şarktan doğan güneşe bakınız!
Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklal ve hürriyetlerine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır.. Müstamlekecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine milletlerin arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği hakim olacaktır!”

Gerçekten fevkalade güzel, heyecan verici sözler… Atatürk’ün milliyetçi olduğu kadar insaniyetçi bir felsefeye sahip olduğu da muhakkaktır.. Ama bu sözleri acaba o mu söylemiştir?

…. temenni başka. Tarih için önemli olan şudur: 1933’de o sözleri Atatürk mü söylemiştir?

Atatürkçü Profesör Sina Akşin’e göre, Atatürk’e atfedilen bu gayri resmi konuşmanın Atatürk’e ait olduğuna dair hiçbir belge yoktur.

Yine Sovyetler çöktükten sonra ortaya çıkarılan ve “Sovyetlerin çöküşünü görüyorum..” diye başlayan konuşmanın da ona ait olduğu kanıtlanmamış bir iddiadır.

Bunlardan başka, “Komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir” sözü, Mc Arthur’a verdiği söylenen mülakat da, ünlü ‘Bursa Nutku’ da gerçek değildir.

Tarihçilerin güvenebilecekleri belgelere dayanmadıkları gibi Atatürk’ün o dönemdeki siyaset ve düşünce tarzına da uymayan ifadelerdir.

Akşin’in belirttiği gibi, “sonradan ortaya çıkarılan” ya da düpedüz ‘uydurulan’, ‘Atatürk’ün sözleri’ ciddi bir sorundur.
……..
Atatürk’ün zaferden sonra ‘Mazlum Milletler’ diye bir politika izlemediği kesindir. Hatta 1930’larda Türkiye’nin, dünyada ‘Milli Kurtuluş Hareketlerinin öncülüğünü yüklenmesi gerektiğini’ savunan, telkin eden ‘Kadro’ dergisinin Kemalist rejim üzerinde bu yönde hiç etkisi olmadığı gibi, üstelik Atatürk’ün isteğiyle kapanmıştır.

Kadro’cu Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun, 1970’lerdeki yazılarında, Türkiye Cumhuriyeti’nin Mazlum Milletler’i desteklememiş olmasını “Atatürk’e en büyük ihanet” olarak nitelemesi de, “Milli Mücadele’de Atatürk’ün hiçbir ittifaka, yardıma dayanmadığını” yazması da boş bir retoriktir….

Atatürk zaferden sonra ‘Batı’ya’ teveccüh ettiği gibi, mesela Hindistan’daki Gandhi hareketine hiçbir ilgi göstermemiştir. Hatta Hüsrev Gerede’ye göre, “Atatürk, Hintlilerin ne sarı, ne de beyaz ırktan olduklarını, melez bir halk kitlesi olduklarını, bunlardan bağımsızlık ruhu, ulusal birlik kalkınması beklenemeyeceğini söyler, Hintlilere hiçbir ulusal değer vermezdi.”…..

Taha Akyol, gerçek bir araştırmacı titizliği ile, ‘Atatürk’ün Bütün Eserleri’ adlı külliyatın, her cildinin sonundaki dizinlerden metinlere giderek, Atatürk’ün hangi kelimeyi hangi yıllarda kaçar defa kullandığını tesbit etmiş ve bunları tablo haline getirmiş.

Atatürk’ün ‘proleter, emekçi, burjuva, emperyalizm, kapitalizm’ gibi sol terminolojiyi, ‘Allah, peygamber, Müslüman, İslam, Dini’ gibi İslami terimleri, hangi yıllarda kaçar defa kullandığını gösteren tablolar gerçekten düşündürücü.

Görüyoruz ki Atatürk, hangi devirde nasıl konuşması gerekiyor ise o terminolojiyi kullanan bir devlet adamı. Örneğin, Sovyet yardımlarına muhtaç olduğumuz 1920 – 1922 arasında, ‘Emperyalizm’ kelimesini 102 defa kullandığını görüyoruz. Takip eden yedi yılda ise sadece yedi kere ağzına alıyor aynı kelimeyi.

Aynı şekilde, (memleketin düşman işgalinden kurtarılması için insanları gayrete getirme ve akıllarına, kendi niyeti hakkında bir şüphe getirmemek için – bu kendi yorumum T.İ.) ‘Müslüman’ kelimesini Nisan 1920 ile Eylül 1924 arasında 143 defa kullanmasına rağmen, bu tarihten Kasım 1929’a kadar bir defa bile ağzına almadığını görüyoruz…

Taha Akyol’un bu eseri tam bir ‘Anlayana sivrisinek saz…’ olmuş.. Herkese, özellikle neye inandıklarını anlamak, öğrenmek isteyen Atatürkçü arkadaşlara hararetle tavsiye ederim..

Saygılarımla,

Tevfik İzmirli

Also read...

Comments are closed.