Tevfik İzmirli – ‘Yonca – Onuk’ Tersanesi – KAAN Sınıfı Hücumbotlar – ‘Türk mühendisliğinin az bilinen gerçek uluslararası markası’..
Merhabalar,
Yonca – Onuk, sanki Türkiye’nin en iyi saklanan sırlarından biri. Bu hikayeyi anlatmaya nereden başlamak uygun olur? Önce bir fotoğraf. Bazen bir fotoğraf bir çuval laftan daha anlamlı..
Tarih: 4 Aralık, 2008. Yer Karaçi Limanı.
Pakistan Donanması’nın PNS Karrar’ı hizmete alma töreninden bir görüntü. Pakistan Deniz Kuvvetleri’nin yüksek komuta kademesi ve gemi personeli, geminin baş üstü güvertesinde toplu halde. Ön sıranın ortasında oturan, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Muhammad Afzal Tahir. Tahir az önceki konuşmasında konuşmasında Türkiye’ye verdiği destekler için teşekkür ediyor ve geminin ‘teknoloji harikası’ -state of the art- bir gemi olduğunu olduğunu vurguluyordu.
Pakistan Donanması PNS Zarrar’ı da Aralık, 2007’de teslim almıştı.
Pakistan, gemilerde kullanılacak SSM (Denizden denize füze – surface to surface missile) lerde tercihini Çin füzelerimden yana kullandı.
Füzelerin gemilerin Aselsan imalatı elektronik atış kontrol sistemine entegrasyonu ve takılması yine Aselsan tarafından gerçekleştirdi.
Gemilerin top ve makinalı tüfekleri yine Aselsan imalatı STOP ve STAMP denilen insansız top ve makineli tüfek platformları üzerine takılı.
Dikkat ederseniz poz, Osmanlı bahriyelilerinin, Avrupa’dan alınan harp gemilerinde verdikleri pozun aynısı. Nereden nereye!
Her iki gemi de Yonca – Onuk imalatı MRTP – 33 tipi hücumbotlar..
Yonca – Onuk’un gelişim hikayesi, özetle şöyle: Ekber Onuk otomotiv sektöründe çalışan bir uçak uçak mühendisidir. Spor Anadol’u tasarlayan ekibin üyesidir. ardından THY’de çalışmıştır. ’85 yılında Şakir Yılmaztürk ile ortak olurlar. Amaçları dünya klasında yat imal etmektir. Teknolojinin önce havacılık sanayi tarafından geliştirildiğini, oradan otomotive, en son olarak da gemi sanayine uygulandığını bilmektedirler. ABD’nin önde gelen yat imalatcılarını gezerler, incelerler, ortaklık görüşmeleri yaparlar. Sonunda, ortada ileri bir teknoloji bulunmadığını, Amerikan yatlarının sadece kaliteli malzeme ve titiz işçilikle imal edildiğini ama bilimsel bir altyapının mevcut olmadığını tebit ederler. İki ortağın yaptıkları teknik değerlendirmeler, teknolojiyi baştan ve kendi imkanlarıyla geliştirerek dünya çapında bir ürün yaratma tutkuları, öngörülerinin nasıl doğru çıktığı, başka bir deyişle kuruluşun teknik gelişim serüveni apayrı bir gurur hikayesi..
İnşa ettikleri 30 metrelik ilk mega yat olan YONtech 105 modeli ‘M/Y Motali’, tüm dünyanın dikkatini çeker,
Ekber Onuk anlatıyor:
“- İnşasında, bu denli ileri kompozit (yapıdaki kevlar ve karbon lifleri yüzdesi ve uygulanan teknoloji açısından) malzeme kullanılan en büyük motoryattı.
– YONtech 105 otomotivdeki en güncel estetik standartları (biodesign) uygulayarak Megayat stilinde çığır açmıştı.
– YONtech 105 kumanda köprüleri tamamen SAE (Society of Automotive Engineers) ergonomi tavsiye ve kuralları içerisinde çizilmiş ilk megayattı.
– Ve 1992 Superyacht Konferansında gururla beyan ettiğimiz gibi “bugüne kadar yapılmış hiçbir teknenin, hiçbir ayrıntısını, hiçbir ölçüde kopya etmemiş tek tekneydi”. Bu tekneyle ABD ENdüstri Tasarımcıları Birliği’nin ‘Endüstriyel Tasarım Mükemmelliyeti” yarışmasında 3. lük ödülünü alırlar.
S-36 – Yonca Onuk’un yürürlükte olan mega yat programının en üst modeli..
Ardından, bünyesinde zaten askeri teknelerin tasarım üstünlüklerini barındıran YONtech 105 konseptini, askeri bir tekneye dönüştürme çalışmaları başlar. Bu arada Ekber Onuk’un oğlu Kaan Onuk da İTÜ Uçak Mühendisliğinde okumaya başlamıştır.. Kaan, o genç yaşında bile, dünyaca ünlü hücümbotlarda tasarım hataları bulup bunları eleştirebilmektedir, tasarım değişiklikleri önerebilmektedir.
Soğuk savaş bitmiş, dünya yeni bir döneme girmiştir. Bu dönemde tehditler değişecek, kaçakçılıkla, insan kaçakçılığı ile, korsanlık ile, çevre sorunları ile mücadele önem kazanacaktır. Hayret edilecek konu, bu olağanüstü öngörülü değerlendirmeyi askeri bir kurum değil Yonca – Onuk firması yapmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak, yüksek teknoloji içeren, çok hızlı, hareketli, düşük izli, STEALT özellikli ‘kıyı savaşı’ na dönük, nisbeten ekonomik platformlara talep dünya çapında patlayacaktır. Bu yarışa önde ve hazır giren önde gidecektir.. Aynen de öyle olur..
Yonca – Onuk, Kaan’ın da katkıları ile MRTP – 15’i – Çok Amaçlı Taktik Platform – geliştirir. 1995 Yılının sonbaharında, varılan nokta, bir dosya eşliğindeki maket halinde Sahil Güvenlik Komutanlığı’na iletilir. Komutanlık öneriyi İç İşleri Bakanlığı’na iletir. Bakanlık son derece etkilenir ve kaynak tasisinde bulunmaya karar verir.
Ve.. 1996 yılının Ocak ayında, Kaan daha 22 yaşındayken, otomobili ile yaptığı trafik kazasında hayatını kaybeder…
Kaan Onuk
Baba Ekber Onuk hayata küser.. işi bırakır.. Aynı yılın Nisan ayında S.G.Komutanlığı, benzer boyda tekneler için ihale açar.. Ortağı Şakir Yılmaztürk Ekber Onuk’a şunu söyler: “Pes edip bırakmaya hakkın yok. Benim maddi bir beklentim yok.. Bu Kaan’ın botu.. Geri dön.. Aynı ekiple şu tekneyi yapın.. Dünya tekne görsün!” Ekber Onuk bu motivasyonla tekrar işin başına geçer.. İhaleye katılırlar.. Dünyanın en bilinen tersaneleri arasından sıyrılan ‘Kaan’ın botu’ ipi göğüsler. Bu ilk bot, Yonca – Onuk botlarının en ufağıdır..MTRP – 15. İlk tekne ’98 Haziran ayında denize iner. Testlerde hedeflenen 54 knot (100 km./saat) hızın üzerine çıkar. İki yıl içinde 6 tekne teslim edilir. Şu anda 20’den fazla MRTP – 15 S.G. Komutanlığı ve Gümrük Muhafaza teşkilatında görev yapmaktadır.
Solda, MRTP – 15 – Hız 54 knot/saat. Sağda Gürcistan Sahil Güvenliğine ait bir MRTP – 20
Bu ilk ihaleyi, daha büyük boy tekneler için açılan ihale izler. Kazanan yine Yonca – Onuk olur. MRTP – 29 için 10 adet sipariş alınmıştır. Türkiye Sahil Güvenlik Teşkilatını modernize ederek güçlendirmektedir. Firmanın öngörüleri bir bir gerçekleşmektedir. Dokuzuncu tekneye gelindiğinde, S.G. Komutanlığı bunun bir boy büyük MRTP – 33 olarak üretilmesini ister.. Şu anda ulaslararası pazarları sallayan hücumbot böylece ilk defa Türk S.G. Komutanlığı için üretilir..
MRTP – 29. S.G. İçin ilk partide 9 adet üretilmiştir.
Bu arada, S.G. Komutanlığı, büyük bir jest yaparak bünyesine aldığı tüm Yonca Onuk MRTP’larını “Kaan Sınıfı” olarak adlandırır.
Bugün de tüm gemiler, Kaan – 15 Sınıfı, Kaan – 19 Sınıfı, Kaan – 29 Sınıfı, Kaan – 33 Sınıfı olarak tasnif edilmişlerdir..
MRTP – 33. Boy: 35,60 mt. Güdümlü Mermi Taşıyabilir Hücümbot.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KAAN – 33 tipi hücumbotu Küveyt Emiri’ne ve Suriye Devlet Başkanı’na tanıtırken. Kumandada oturan, arkası dönük kişi Katar Emiri. Her iki ülke de KAAN sınıfı botlarla ilgileniyor.
Yonca Onuk MRTP’ları, şu ana kadar Gürcistan, Pakistan ve BAE’ne ihraç edilmiştir. BAE’nin toplam siparişi 34 adedin üzerindedir.
Malezya ve BAE ile yapılmış olan anlaşmalara göre, Türkiye’den yapılacak teknoloji transferi ile her iki ülkede lisans altında üretim başlayacaktır. Malezya’daki tersane hücumbotların bir iki tanesi hariç Güney Doğu Asya donanmalarına pazarlanmasından da sorumlu olacaktır.
Son iyi haber de Mısır’dan alındı. Mısır’ın siparişi 6 adet MRTP – 20. Üç adeti Türkiye’de, üç adet İskenderiye Tersanesi’nde üretilecekler.. İskenderiye’deki kompozit gövde üretim tesisin kuruluşunda ve siparişin alınmasında İsveç’li uzman bir kuruluştan destek alınmıştır. Mısır, bu ilk siparişten sonra MRTP – 33 programı başlatacaktır.
MRTP -33 şu anda kendi sınıfında en başarılı tasarımdır. Denizcilik, hız, STEALTH özelliği, düşük iz gibi konularda üstünlüğüne ek olarak, dünyada 45 metrenin altında olup uzun menzilli Harpoon füzesi ile donatılabilen tek hücumbottur. Bu boy teknelerde güvertedeki füze lançerleri sert havalarda denge problemi yaratmaktadırlar. Yonca – Onuk bu sorunu, katlanarak gövde içine alınan bir füze lançeri geliştirerek aşmış bulunuyor. Dünyada örneği bulunmayan bu özgün mühendislik çözümü, geçtiğimiz günlerde Avrupa Patent Dairesi tarafından patente bağlandı. Sadece bu buluş bile bir çok yabancı firmanın işbirliği tekliflerine yol açmaktadır.. Ekber Onuk’u bir MRTP – 33’ün üzerinde, bu gelişmeleri tanıtırken izleyebilirsiniz..
Yonca – Onuk, aslında fiziki alan açısından küçük bir tersanemiz. Üretim Tuzla’da, 7,000 m2 kapalı alanı olan bir tesiste sürdürülüyor.. Ancak yarattığı fark büyük. Uzmanlık alanı olarak “Yüksek hızlı, kompozit malzemeden imal edilen, 40 mt. altı, STEALTH özellikli, düşük izli MRTP – Çok Rollü Taktik Platform – ları seçmiş, bu alanda kendi teknolojisini geliştirerek kendini dünyaya kabul ettirmiş bir tersane. Yonca – Onuk’un ürettiği botlar, kendi sınıfında dünyanın en iyisi olarak kabul ediliyor. Ellerinde tuttukları dünya rekorları ve uluslararası patentleri olan, mühendislik ağırlıklı bir kuruluş..
Yonca – Onuk geliştirme çalışmalarına devam ediyor.. Sırada MRTP – 40 ve MRTP -55’in olduğu savunma çevrelerinde hem konuşuluyor hem heyecanla bekleniyor.. Hem kullanıcı ülke sayısında hem de ihracat ya da dışarıda üretim yoluyla satılacak bot sayısında büyük artışlar olacağına şüphe yok.. Ayrıca ihraç edilen her bot, Aselsan top ve makineli tüfek platformlarının ve elektronik gemi yönetim ve atış kumanda sistemlerinin ihracatı anlamına da gelmektedir..
Şu boyut olarak ufak, teknolojik olarak yüksek botlar, ülkemizi bir başka lige üye yapmış bulunuyor: “Kendi tasarladığı harp gemilerini, kendi tasarladığı silah sistemleri ile donatılmış olarak ihraç edebilen ülkeler ligi”.. Bu, kalabalık bir lig değil..
Ben MTRP’leri yaklaşan ‘Büyük Türkiye’nin – Ekber Onuk buna ‘Mini Dev Türkiye’ diyor – ayak sesleri olarak görüyorum.
Tek çıkış yolu vardı, Türkiye bu yolun varlığını biliyor, girişini bulamıyordu.
Artık buldu: Kendine güven + yetişmiş eleman + Ar Ge = Özgün teknoloji = Güçlü ve bağımsız Türkiye..
Yunanistan Dış İşleri Bakan Yardımcısı, ABD’de, “Fazla güçleniyorlar” diyerek endişe beyan ederken haksız değil..
Ama yapacak birşey yok.. Petrol satarak değil, en helal, en meşru yoldan güçleniyoruz..
Alın terimizle, göz nurumuzla.. çalışarak, üreterek..
Ne mutlu bize..
Yonca – Onuk’un ülkemize kazandırdığı prestiji görmek isteyenlere, internetteki Türk – Yunan ve Pakistan savunma forumlarına bakmalarını tavsiye ederim..
Saygılarımla,
Tevfik İzmirli
Askeri botlara ve mega yatlara ilave olarak firma Türkiye’nin tek ‘elle yapılan spor otomobil’ üreticisidir. Onuk Sazan adı verilen otomobile verilen ‘Sazan’ adı, rahmetli Kaan Onuk’un lise yıllarında Saint Joseph’deki lakabı.