Atılgan Bayar – AKŞAM – “Halise Hanım”

07/12/2010 (Kategori: Seçtiğim Yazılar)

Türkiye işçi hareketinin ilk kadın üyelerinden biriydi.
Sendikacıydı, solcuydu, Ecevit’çiydi.

Sokağa çıkarken başörtüsünü veya tülbentini muhakkak örterdi.
Beş yaşımdayken elimden tutup Hırka-ı Şerif Camii’ne götürüşünü ve Efendimiz’i anlatışını dün gibi hatırlıyorum.

12 Eylül’ün o kanlı günlerinde, apartmanında oturan ‘solcu ablalar’ işkenceden çıkıp eve kapandığında, bütün mahalleli onlara vebalı gibi davranırken; o öğrenci evine girebilen, militan kızları yıkayıp yaralarını saran, tülbentiyle kurulayan oydu.

Anlı şanlı bilinen ‘solcu’lar 12 Eylül’e methiyeler dizerken; o zulme sokak ortasında, kimseden korkmadan herkese duyurarak ilenmişti.

Atavatanı Musul’dan, anavatanı Türkiye’ye, Siverek’e gelmişti… Türkmen’di, Arap’tı, Kürt’tü. Hepsiydi;  yani Türk’tü.

Esmer oldukları için ‘Kürt’ diye dalga geçilen torunları sinirlenince, o da torunlarına kızar, ‘Ya nesin ki? Doğru söylemişler’ diye çıkışırdı.

Bey kızıydı…  Sonradan görmelere, sonradan gurmelere prim vermez, dostlarını karakterden seçerdi.

Onun sayesinde, bodrum kattaki tek göz kapıcı dairesinin davetlisi olup, hayatımızın en mutlu, en neşeli iftarlarını yapabildik çok şükür.

Bayramlarda muhakkak ay-yıldızlı bayrağını asar….
Kurban’da beni de yanına alıp, kimseye sezdirmeden yoksul mahallelere gider, gücünün yettiği kadarıyla bir-iki aileyi sevindirirdi.

Onca yoksulluğu bana göstermesinin, elbette, yıllar sonra anlayabileceğim bir sebebi vardı.

Kore Savaşı’nda ağzını bıçak açmamış; öyle söylüyorlar.
Ama Kıbrıs Savaşı’nda ‘Türk oğluyum, evde durmam, giderim’ şiirini ezberletmişti hepimize…

Namazını kılıp, seccadesini toplayıp; elimden tutup, CHP mitingine koşturduğunu nasıl unutabilirim?

O benim çok sevdiğim, çok özlediğim, sevgilim; anneannemdi.

Bugün, bu kadar çok tartışmadan sonra, çok iyi anlıyorum ki CHP’yi anneannem iktidar yapmış.
O, çoktan rahmetli oldu.
Siz bu yazıyı okurken, ben onun mütevazı mezarında bir Fatiha okuyor olacağım.

CHP’nin Parti Meclisi, MYK’sı, vekilleri de; gidip kendi analarının, büyük analarının ellerini öpse; onları bir saat dinlese, modası geçmiş hırçın politik kavgalardan daha hayırlı bir iş yapar diye düşünüyorum şimdi.
Mecaz falan yok… Gidip, analarınızın kapısını çalın, ellerini öpün, kulak kesilin ve dinleyin… Bakalım ne anlatıyorlar size?

http://www.aksam.com.tr/halise-hanim-169y.html