Hasan Celal Güzel – VATAN – ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ kurulmalıdır.. (2)

10/12/2010 (Kategori: Seçtiğim Yazılar)


Prof. Dr. Bernard Lewis, ‘Osmanlı’nın, hâkimiyeti altındaki her dinden ve her milletten insanlar için tartışmasız bir mutluluk devri olduğunu kaydetmiştir.


Gerçekten de ‘Osmanlı Millet Sistemi’, her dinden ve her milletten insanların büyük bir hoşgörü anlayışıyla beraber yaşadıkları bir huzur medeniyetini ifade eder.


Osmanlı İmparatorluğu (Devlet-i Aliyye), 624 yıl yaşamış ve en geniş sınırlara ulaştığı nokta olan 17. asır sonlarında yüzölçümü 24 milyon km2’yi bulmuştu. Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında olan topraklarda bugün 45 ülke, nüfuzu ve etkisi altındaki topraklarda ise 31 ülke bulunmaktadır. Daha da çarpıcı göstergelerle ifade edilirse, bugün Osmanlı’nın hâkimiyeti ve etkisi altındaki coğrafyada 76 ülke ve devlet bulunmakta; bunların yüzölçümlerinin dünya geneline oranı yüzde 37,8; buralarda yaşayan nüfusun dünya nüfusuna oranı ise yüzde 40,1 olmaktadır (Prof. Dr. Ramazan Özey, Osmanlı.)

Osmanlı İmparatorluğu, yüzyıllar boyunca dünyanın yarısına yakın kısmına hükmetmiş; hâkimiyeti ve nüfuzu altındaki ülkeleri ve milletleri aslâ sömürmemiş, bilâkis ‘âbâd eylemiş’ ve şenlendirmiştir. Beşeriyet en huzurlu devrini ‘Pax Ottomana’ (Osmanlı Barışı) sâyesinde yaşamıştır.

İşte böyle bir imparatorluğun en tabii ve meşrû vârisi, vatandaşı olmakla iftihar ettiğimiz ‘Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Cumhuriyetimizin yönetim şekli elbette Osmanlı’dan farklıdır. Türkiye Cumhuriyeti yepyeni bir devlettir ve siyasi bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı değildir. Ancak, tarihin devamlılığı perspektifinde, Osmanlı’nın sosyal, ekonomik ve kültürel mirasını devraldığımız, ideolojik peşin hükümlerden sıyrılarak kabul etmemiz gereken bir gerçektir.

‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ teklifimiz, ‘İngiliz Milletler Topluluğu’ modeline benzemektedir.
‘İngiliz Milletler Topluluğu’ (Commonwealth of Nations), ‘Büyük Britanya İmparatorluğu’na dahil olan devletlerle sonradan bu topluluğa katılan 54 devletten meydana gelmektedir. Topluluk, karşılıklı siyasi, kültürel ve özellikle ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesini sağlamaktadır. Tarihi temeli olan Topluluk, 1931 ve 1948 yıllarında önemli değişimler geçirdi. İngiliz Milletler Topluluğu, günümüz İngilteresi bakımından da uluslararası alanda önemli olmaktadır.

Esasen Türkiye Cumhuriyeti, İngiltere haricinde bu mahiyette bir topluluk kurma potansiyelindeki tek ülkedir.

BM Genel Sekreteri Annan’ın özel danışmanı Prof. Salame, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesinden sonra Orta Doğu’da barış hiç olmadı’ demişti. Eski ABD Dışişleri Bakanı Kissinger de, şaka yollu ‘Orta Doğu’da barış yapmanın en iyi yolu, tümünü Türklere geri vermek’ diyor.
Ancak, buna benzer çeşitli beyanların içinde en önemlisi, eski bir Osmanlı ülkesi olan Cezayir’in Cumhurbaşkanı Buteflika’nın şu sözleridir: ‘Osmanlı Devleti’nin bıraktığı boşluk doldurulmadı. Güçlü ve hoşgörülü Osmanlı düzenine her zamankinden çok ihtiyacımız var. İngiltere, eski sömürgeleriyle Commonwealth’ı (İngiliz Milletler Topluluğu) kurdu; düzeni devam ettiriyor. Osmanlı bizi sömürmedi; niye biz Osmanlı düzenini devam ettirmeyelim?’ Buteflika, Orta Doğu’da çözümün anahtarının Türkiye olduğunu söylüyor.

Yeni binyılın başlangıcında, artık egemen devletleri bir başka devletin hâkimiyeti altına sokmak mümkün değildir. Türkiye olarak hiçbir devletin toprağında gözümüz yoktur. Kimseye patronluk taslayacak da değiliz. Lâkin, Osmanlı Coğrafyası’nda, yani ‘Genişletilmiş Orta Doğu Projesi’nin uygulanmak istediği sahada, barış ve demokrasi, bölgedeki halkla tarihi ve kültürel beraberliği olan Türkiye’nin önderliğinde gerçekleştirilebilir.

Dünyanın diplomatik bakımdan en kritik bölgeleri olan Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslar’da, Türkiye’nin dahli olmadan terörü önleyip barış ve demokrasiyi tesis etmek mümkün değildir.

Sonraki yazımızda ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’nun kuruluşu ve yapısı hakkındaki görüşlerimizi belirteceğiz.

http://haber.gazetevatan.com/Haber/345697/1/Gundem

Hasan Celal Güzel’in, ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ kurulmalıdır.. (1) başlıklı ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.