Hasan Celal Güzel – VATAN – ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ kurulmalıdır (3)..

12/12/2010 (Kategori: Seçtiğim Yazılar)


‘Osmanlı Milletler Topluluğu’nun kuruluş gayelerini şu şekilde özetleyebiliriz:

1-
‘Osmanlı Coğrafyası’nda yani Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti, nüfuzu, tesiri ve ilgisi bulunan yerlerde ‘Pax Ottomana’nın yeniden tesisiyle dostluk, barış ve demokrasinin sağlanması ve ‘Huzur Medeniyeti’nin kurulması.

2-
Osmanlı Coğrafyası’ndaki ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişiminin sağlanması için her türlü işbirliği ve yardımlaşmanın yapılması.

3-
Topluluğa üye ülkeler arsında ticari münasebetlerin geliştirilmesi.

4-
Siyasi konularda ortak tavır alınması için gayret gösterilmesi.


‘Osmanlı Milletler Topluluğu’nun kuruluş esasları şöyledir:

1-
Topluluk ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin önderliğinde gerçekleşecektir. Ancak bu önderlik patronaj olarak kabul edilmeyecektir. Osmanlı’nın vârisi olan Türkiye’nin görevi, önderlik yapmak, kuruluşu başlatmak ve koordinasyon ile sınırlıdır.

2-
Topluluğa üye ülkelerin egemenlik haklarının hiçbir şekilde sınırlandırılması sözkonusu olmayacaktır.

3-
Topluluğun temel hedeflerinden birisi ‘demokratik düzen’e geçiştir. Ancak bu konuda üye ülkelerin mevcut siyasi statülerine müdahale edilmeyecektir.

4-
Topluluk üyeleri, diğer uluslararası topluluklara serbestçe katılabileceklerdir.

5-
Topluluğun ‘siyasi entegrasyon’ hedefi bulunmayacaktır.

6-
Topluluk, esas olarak Osmanlı Coğrafyası’nda ve bu coğrafya ile alakalı yerlerde teşkilatlanacak ayrıca diğer üyelik talepleri de dikkate alınabilecektir.

7-
Topluluğun merkezi İstanbul olacaktır. Topluluk Genel Kurulu her yıl toplanacak ayrıca bölgesel toplantılar da gerçekleştirilecektir.

8-
Topluluğa üye ülkeler arasında ‘vizeler’ kaldırılacak, ‘gümrük birliği’ ve serbest dolaşım sağlanacaktır.

Türkiye açısından şu tespitlerin yapılmasını gerekli görüyoruz:

1-
‘Osmanlı Milletler Topluluğu’nun ideolojik ve hissi bir gerekçesi bulunmamaktadır. Bu, bir ‘Yeni Osmanlıcılık’ (Neo Ottomanizm) hareketi değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve kurulacak topluluğa üye ülkelerin karşılıklı menfaatleri ve dünya barışı gözönüne alınarak gerçekleştirilecek bir teşkilatlanmadır.

2-
Türkiye’nin ‘demokratik ve laik Cumhuriyet’ olma niteliği asla değişmeyeceği gibi üye ülkeler arasında da bu ilkelerin gerçekleştirilmesine çalışılacaktır.

3-
Türkiye, demokratik Batı ittifaklarının içinde yer almaya devam edecek, NATO üyeliği yanında AB üyeliği için de samimiyetle gayret gösterecektir. Topluluğun kurulması bu durumu değiştirmeyecektir.

‘Osmanlı Milletler Topluluğu’, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih sahnesine yeniden çıkarılması hareketi değildir.
Bu, ‘İngiliz Milletler Topluluğu’na göre daha yumuşatılmış bir ‘Commonwealth’ yani ‘ortak refah ve barış hareketi’ şeklinde anlaşılmalıdır.

Yüzyıllar boyunca beraberce yaşamış, müşterek tarih, din ve kültür kökleriyle birbirlerine bağlı ülkelerin, bir topluluk oluşturarak dayanışma sağlamaları kadar tabii bir organizasyon düşünülemez. Bu hareket hayalci değil gerçekçidir. Birkaç Balkan ülkesinin Osmanlı’ya düşmanlıkları ya da bazı Orta Doğu ülkelerinin yöneticilerinin vehimleri, bu projenin gerçekleşmesini engelleyemez. Yelesinin tüyleri dökülmüş İngiliz Aslanı, Asya ve Afrika’daki eski sömürgelerini hâlâ kendi topluluğu içinde tutabiliyorsa, dünyaya her zaman barış ve huzur götürmüş Osmanlı, yeni küresel aktör Türkiye’nin önderliğinde neden karşılıklı menfaate ve barışa dayalı yeni oluşumlara kaynak teşkil etmesin?

Topluluğun oluşturulmasında derinlemesine tahlillere girişmeden, ilk teşebbüslerin sonucunda şu ülkelerin üyeliği düşünülebilecektir:

Balkanlar’da Bosna-Hersek, Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Karadağ ve Romanya;
Orta Doğu’da Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, Yemen;
Kafkaslar’da Gürcistan, Azerbaycan (Nahcivan);
Afrika’da Cezayir, Tunus, Libya, Sudan, Somali;
Asya’da Malezya, Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Afganistan (Bunlardan bazıları Osmanlı Coğrafyası’nda yer almamaktadır fakat Osmanlı ile yakın alakaları olmuştur).

Türk Dünyası ise ‘Türkçe Konuşan Milletler Topluluğu’ şeklinde düşünülmelidir.
Esasen bu topluluğun temelleri 2009’da gerçekleştirilen Nahcivan Zirvesi’nde atılmış ve zirve sonucunda İstanbul’da bir ‘Türk Konseyi’ kurulması kararlaştırılmıştır.

21. yüzyıl ‘Türk Asrı’ olacaktır. Türkiye, çok merkezli, barışçı ve aktif dış politikasıyla artık bir ‘küresel aktör’ rolündedir. Erdoğan’ın liderliğinde ve Gül’ün devlet şemsiyesi altında, diplomasi dehası Davutoğlu, bir ipekböceği gibi dış politika kozasını örmeye devam ediyor.

Hasan Celal Güzel’in;
‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ kurulmalıdır.. (2) başlıklı yazısına buradan,
‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ kurulmalıdır.. (1) başlıklı yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

http://haber.gazetevatan.com/Haber/346076/1/Gundem