Tevfik İzmirli – İlerlediğimizi nereden anlarız? Yüksek binaların artmasından mı? Kurduğumuz ve örnek alınan sistemlerimizin çoğalmasından mı?

17/12/2010 (Kategori: Yazılarım)

Merhabalar,

Yüksek binalarla, geniş yollar ileri ülke olmak için yetseydi başta bazı Arap şeyhlikleri ile Rusya bu sınıfa girerlerdi.. Ama esameleri bile okunmuyor..

Çünkü önemli olan beton dökmek, kule dikmek değil sistem kurabilmek.. Sistemi iyi kurarsan betonu zaten döküyorsun.. O, bir alt aşamaya ait işlerden..

Sistem kurmak.. Bu sistemleri hukuk çerçevesi içinde yaşatabilmek.. Geliştirmek.. Gerektikçe güncelleyebilmek.. Denetleyebilmek.. Bunları verimliliği ve karlılığı bir tarafa itmeden yapabilmek..
Bunun tamamına ‘yönetim know-how’ı diyebiliriz..
Apartman yönetiminden ülke yönetimine her işe bir de bu gözle bakalım..

Benim gözümde toplumlar bu konudaki kapasiteleri ile sınıflanıyorlar..
Böyle bakınca Anglo – Saksonlar’ı en yukarıya koyuyorum..
Ardından İskandinavlar, Almanlar ve diğer Batı Avrupa ülkeleri geliyor..
Hatta geçmişte Anglo Sakson sömürgesi olarak yaşamış olanlarda bile emsallerine göre bir fark görülür..

Bunun tersine, örneğin Ruslar milyonlarca bina yapmışlardır ama henüz bir ‘Kat mülkiyeti kanunu’ yapamadıkları için apartman girişleri, merdivenler, sahanlıklar, asansörler leş gibidir.. Çünkü o alanlar hala özel mülkiyet dışında tutulur.. Binalar yapılınca ortak alanlar sözde bakımını ve temizliğini yapacak olan yerel belediyenin görevli birimine devir edilirler.. Diğer pek çok alanda olduğu gibi Ruslar bu alanda da sistem kurmaktan aciz durumdalar. Nükleer reaktör yapabiliyorlar, uzaya çıkabiliyorlar ama bu teknik seviyeleri ile mukayese edilmez derecede kalitesiz bir işletme yapılanmaları var.. Zamanın nakit olduğunu anlamazlar.. Verimlilik kavramına yabancıdırlar.. Sebep hukuk ve yönetimdeki birikim eksikliği. Hukukları Allah’a emanettir.. Yönetim deyince de mektup yazarak talimat vermeyi anlarlar.. Denetim de rüşvet almanın kapısı anlamına gelir.. Teknik akılları bol, yönetim akılları kıttır. Böyle oldukları için de Mars’a da gitseler ileri ülkeler arasında sayılmadıkları gibi yarı şaka yarı ciddi aşağılanıyorlar..

Arap şeyhliklerine gelince bankalarından havayolu şirketlerine kadar yoğun İngiliz ‘know-how’ı hatta personeline dayanıyorlar..

Beğenmediğimiz, ‘geri kalmış’ Türkiye ve onun ‘eğitimsiz’ insanları ise sistem üzerine sistem kuruyorlar.. Bir çırpıda aklıma gelenler şunlar:


- Orman Yangınları ile Mücadele
Yangın uçak ve helikopterleri.. Orman içi kısa pistler ve su depoları.. TÜBİTAK desteğiyle hazırlanmış bilgisayar kontrollü, 24 saat çalışan gözetleme, uyarı, yönlendirme sistemi, Aselsan’ın duman sensörleri ve otomatik alarm sistemleri ile donatılmış insansız gözetleme kulelerini de içeriyor.. Tüm sisteme merkezden komuta edilebiliyor. Orman yangınları ile mücadelede ciddi başarı sağlandı..

- KOSGEP
Kobilere teknoloji, ihracat, finansman, girişimcilik, tedarik, eğitim destekleri..

- TOKİ
Hazine arsalarını ve yüksek fiyatlı konutların karlarını değerlendirerek yurt çapında konut edindirme sistemi.. Müteahhitleri verimli çalıştırma ve denetlemede gayet başarılılar.. hızlı ve kaliteli konut üretiyorlar.. Kentsel dönüşüm projeleri örnek oluyor..

- OSB’ler
Türkiye’nin neleri meşhurdur? Bu sorunun kırk türlü cevabı vardır ama artık Organize Sanayi Bölgeleri de meşhurdur.
Enerjisi, suyu, yolları, güvenliği, atık arıtma tesisi, itfaiyesine kadar tüm altyapısı ile sanayi yatırımları için hazır hale getirilmiş, uygun fiyatlı parsellerden oluşan toplu sanayi bölgeleri..
Komşu bir ülkenin Ankara’daki büyükelçisi, ülkemizdeki OSB’lerin belli başlılarını incelemiş, kendi ülkesine rapor olarak sunmuştu. Epey kapsamlı bu rapor bizim o ülkedeki büyükelçiliğimiz yoluyla bize de ulaşmıştı. Hala hatırlıyorum.. Yabancı büyükelçinin nasıl hayran kaldığını.. Nasıl gıpta ettiğini.. Aynı modelin kendi ülkesine de taşınmasını nasıl hararetle önerdiğini..

- Yap İşlet Devret yöntemi..
Rahmetli Özal’dan yadigar bu sistem olmasaydı havaalanlarımız bugün ne durumda olurdu acaba? Dünyada kimbilir kaç ülkenin kaç havaalanı devlet bütçesinden ödenek beklerken köhnüyor?

- Savunma Sanayi Fonu
Silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını bütçeye mümkün olduğunca az yük olarak ve her yıl yenilenecek kararların dur – kalklarına maruz bırakmadan karşılamanın yolu.. Talih oyunlarından, ithal sigara ve içkilerden ve daha başka kaynaklardan yapılan kesintilerle sağlanan istikrarlı ve öngörülebilir fon akışı. Ve bu fonun SSM Müsteşarlığı eli ile ‘Savunma ihtiyaçlarının milli kaynaklardan karşılanması’ amacıyla kullanılması. Olumlu sonuçları ortada..

- Altyapısı hazır turizm bölgelerinde yatırım şartı ile bedelsiz arsa tahsisi..
Bunu da rahmetli Özal’a borçluyuz.. Toplam turistik yatak sayımız Rodas’un altında iken yaşadığımız turizm patlamasını bu sisteme borçluyuz.. Beş harcayıp on harcamış gösterenler çıktıysa da ülke çapınada alınan sonuç doyurucu..

- Üniversitelere, Anadolu Liselerine ve özel okullara giriş sınavları..
Bu sınavları pek çok kişi eleştirir. Eleştirilerin bazılarını ben de haklı bulurum. Ama ‘fırsat eşitliği’ eleştirilerini paylaşmam. Benim gözümde fırsat eşitliğine en büyük katkıyı sağlayan bir yöntem.. Varlıklı ile yoksulun fırsat eşitsizliğini, ‘bir kurs parası bulmaya’ kadar indiren bir sistemimiz var..
En önemlisi güvenilir olması. Sınav sistemiminin ‘dürüstlüğü’ bakımından örnek bir sistem olduğuna inanıyorum.. Türkiye’de devrin Milli Eğitim Bakanı’nın kızının üniversite sınavında başarısız kaldığı görülmüştür.. Vali’nin çocuğu’nun kendi ilindeki Anadolu Lisesi’ne giremediği ise haber özelliği bile taşımaz.. olağandır..
Yaşadığımız coğrafyada bu boyutta bir sınav sistemi kurabilecek, bu sistemi bu kadar dürüst ve bu kadar güvenilir bir şekilde yürütebilecek ve bunu belki kırk yıldır yaşatabilecek başka bir ülkenin bulunmadığını iddia edebilirim. Hatta bazı komşularımızın, yapamadıkları gibi, torpil ve rüşvetin para etmediği bir sınav sisteminin varlığına inanmakta zorlanacaklarını biliyorum..
Belki de Osmanlı’nın, ‘Bizde asil yoktur, layık olan yükselir’ prensibini Cumhuriyet döneminde de uygulamışız, farkında değiliz..

- KDV’yi yerleştirmek için kullanılan, artık kaldırılmış olan ‘Fiş toplayarak vergi iadesi alma sistemi’.
Yanlış bilmiyorsak bu da rahmetli Adnan Kahveci’nin ortaya koyduğu bir sistemdi.

- Tercihli teşviklerle yatırımları sektörel ve bölgesel olarak yönlendirme sistemi..
Hastane ve hasta yatağında yetersizlik mi var? Türkiye Cumhuriyeti teşvik mekanizmalarını çalıştırıyor.. Birkaç yıl içinde özel hastane sayısında patlama yaşanıyor.. teşviklere gerek kalmıyor… Büyük depremde ağır yara almış bir ilimizi canlandırmak mı gerekiyor? Aynı yöntem.. birkaç yıl içinde o ilimizde işçi sıkıntısı ortaya çıkabiliyor..

Bunlar benim aklıma gelenler.. Eminim daha birçokları vardır..

Bu sistemleri kurmuş olmak kadar belki daha fazla hoşuma giden ise bunların başka ülkeler tarafından örnek alınmaları..
- Şu anda St. Petersburg’da inşa halinde olan OSB..
- TOKİ’yi ve Kentsel Dönüşüm Projeleri’ni incelemek için bugün yurdumuzda bulunan Senegalli bakan..
- ‘Orman yangınlarında erken uyarı sistemi’ yazılımının Suriye, Arnavutluk ve Makedonya tarafından tercih edilmiş olması..
Yukarıdaki başlıklardan hangisini incelesek, mutlaka bazı ülkeler tarafından örnek alındığını göreceğiz..
‘Ama örnek alanlar arasında Almanya, Japonya yok’ diyerek kendimizi küçük görmeyelim.. Aynı yola biz de çıktık.. Uzun vadede kimin kimi geçeceği bilinmez.. Başlamış olmamız herşeyden önemli..

Girdiğimiz yol nitelik değiştirdiğimizi gösteriyor.. Eskiden başı sıkıştığında gözünü dışarıya çeviren ülkemiz artık kendi problemlerine kendine özgü ve yerli çözümler üretebiliyor.. Bunları sistemleştirebiliyor..

Günden güne hem nitelikte artış olacaktır hem nicelikte..
Yeter ki kendimize, kendi insanımıza, güvenelim..
Ona doğru yön verelim.. Önündeki engelleri kaldıralım..

‘En uzun’ köprüye, ‘en yüksek’ binaya özenmenin gereği yok.. Biz ‘en doğru’ yolu bulmuş durumdayız..
Bu yolda devam edelim..

Saygılarımla,

Tevfik İzmirli