Tevfik İzmirli – TCDD’den iyi haberler gelmeye devam ediyor..
25/12/2010 (Kategori: Seçtiğim Haberler, Yazılarım)
1.
25 Aralık, 2010
Rusya’nın Kafkaz limanı ile Samsun arasında demir yolu bağlantısı kuruldu. İlk tren feribotu 25 Aralık, 2010′da hareket etti.
2.
21 Aralık, 2010
Gaziantep ile Halep arasında YHT hattı yapılması gündeme geldi.. Suriye ile ilk imzalar atıldı..
3.
20 Aralık, 2010.
TCDD’nin 80 elektrikli anahat lokomotifi ve bir simülatör ihalesi sonuçlandı. İhaleyi Kanada’lı Bombardier firmasını yaklaşık 57.- milyon dolarlık fiyat farkıyla geride bırakan Hyundai – ROTEM kazandı. Üretim Eskişehir’deki TÜLOMSAŞ’da.
4.
9 Aralık, 2010.
TÜLOMSAŞ ile GE arasında kurulmuş olan Stratejik İşbirliği’ne bir ek yapıldı.
5.
17 Aralık, 2010
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da 17 Aralık 2010 tarihinde Bulgaristan Demiryolları ile TÜVASAŞ – Türkiye Vagon Sanayi A.Ş. – arasında, toplam 32.205.000 Euro değerinde 30 adet yataklı vagon üretimi için imzalar atıldı.
6.
17 Aralık, 2010.
Ankara – Konya YHT hattında deneme seferleri başladı..
Merhabalar,
Otomobil artık neredeyse her evde bulunan bir araç. Ailenin bir ferdi gibi. Markalarıyla, modelleri ile herkesin gündeminde. Hayatımızda büyük yeri var. Bayileri, servisleri, finansman kurumları ile son derece yaygın bir sektör. Yoldan geçen insanlara sorsak, ülkemizdeki otomotiv fabrikalarının çoğunu ezbere sayarlar. Ayrıca otomotiv üreticileri aynı zamanda en büyük reklam verenler arasında. Basının da otomotivdeki en ufak gelişmeyi mercek altına alması gayet doğal.. Mesela, epeydir otomotiv sanayi rakamlarını ay ay takip eder olduk.. İhracat nasıl gidiyor? Satışlar artıyor mu? Yeni bir markanın yatırımı söz konusu mu? Son yüzyıla uzay çağı diyen var, atom çağı diyen var, bilgisayar çağı diyen var ama aynı zamanda otomobil çağı olduğuna şüphe yok.. Türkiye de, geç katılmasına rağmen bu çağa ayak uydurdu. Kendi otomobil markasına sahip olamaması dışında işler fena gitmiyor..
Otomobilin bir de duygusal yönü var. Toplum içindeki statülerin belirlenmesinde en önemli sembollerden birisi. Hoşa gitsin gitmesin, bu böyle. Otomobilin içi insanlar için bir ‘özgürlük alanı’. İstedikleri müziği dinleyebilecekleri, hatta dilerlerse yüksek sesle eşlik edebilecekleri bir mekan. Sahibine ‘tarifelerden, güzergahlardan bağımsızlık’ sağlıyor. Canın ne zaman çekerse istediğin yere gidebilirsin. İstediğin zaman geri dönebilirsin. Bu açıdan rakipsiz.
Demiryolları bu açıdan daha gösterişsiz bir sektör. Bir kere kimse bir lokomotif sahibi olamaz. Lokomotifini arkadaşlarına gösteremez. Evinin ya da işyerinin otoparkına park edemez. Kız arkadaşını onunla gezdiremez. Çocuğunu okula bırakamaz. Yani, tüketim toplumunun, ‘mülk edinip onunla övünmek’ ibadetini lokomotifle yerine getiremez. Tren bizim istediğimiz saatlerde değil, kendi hareket saatinde kalkar. Bizi istediğimiz adreste değil, kendi istasyonlarında indirir. Tren daha sosyal, daha halk tipi bir ulaşım aracı. Lokomotif ya da vagon fabrikaları gazetelere, TV’lere reklam vermezler. Onların müşteri sayısı zaten ya birdir, ya iki..
Hepimiz biliriz, Türkiye demiryollarında çağı yakalayamamış, hatta düpedüz geri kalmış bir ülkedir. Demiryollarının o alçak gönüllü ama sürekli bereketinden mahrumdur. Mesela, kurulduğu günden beri, yani yaklaşık elli yıldır, Ereğli Demir Çelik tesisleri ile Adapazarı, İstanbul, İzmit, Bursa gibi sanayi bölgeleri arasında demiryolu bağlantısı yoktur. Nakliye işi tesbih gibi dizili kamyonlar ile yürümektedir. Ereğli gibi bir entegre demir çelik tesisinin bu akıl dışı durumuyla dünyada acaba bir örneği daha var mıdır? Türkiye demiryolları haritasına bakan bir insanın eline bir kalem alıp şebekenin ‘burası bir hat bekliyor’ diye bağıran eksik yerlerini çizesi gelir.. O kadar bellidir ki yürütülen bir planın tamamlanmadan durdurulmuş, yürürlükten kalkmış olduğu. Mesela Ankara’dan Samsun’a trenle yapılan bir sevkiyat önce güneydoğuya Kayseri’ye iner, oradan kuzeybatıya dönerek Sıvas’a çıkar, oradan kuzeye doğru giderek Samsun’a ulaşır.. Bursa gibi demiryolu gitmeyen sanayi şehirleri, Antalya gibi demiryolu bağlanmamış bölgesel limanlar hep bize mahsus garipliklerdir.
Biraz bu eksiklik duygusu yüzünden, biraz da 2003′den beri yürüyen demir yolculuk hamlesi sebebiyle olsa gerek, demir yolları ile ilgili haberler ilgi çekmeye başladı. Aslında herkesin özlemi aynı.. Hem kara yollarında, hava yollarında, deniz yollarında, hem de demir yollarında çağı yakalamış, gelişmiş, kalkınmış Türkiye özlemi..
Şu haberler yeni:
1.
25 Aralık, 2010.
Rusya’nın Kafkaz limanı ile Samsun arasında demir yolu bağlantısı kuruldu. İlk tren feribotu 25 Aralık, 2010′da hareket etti.
Samsun’da inşa edilen tren – feribot terminalinin tamamlanması ile açılan hat, yirmi gün süren Türkiye – Bulgaristan – Moldovya – Ukrayna üzerinden Moskova’ya trenle yük sevkiyatını 7 ile 10 gün arasına indiriyor. Şimdilik hafatada iki sefer yapılacak..
Rusya’nın Kafkaz limanı Kerç Boğazı’nın Rusya tarafında yer alıyor. Rus demiryollarının Karadeniz terminali.
2.
21 Aralık, 2010.
Gaziantep ile Halep arasında YHT hattı yapılması gündeme geldi.. Suriye ile ilk imzalar atıldı..
Suriye ile yaşanan ‘ekonomik bütünleşmeye gidiş’ böyle bir hattın yapılmasını da gündeme taşıdı. İlk imzalar iki ülke arasında geçen hafta Ankara’da yapılan, 2. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Toplantısı’nda atıldı.
123 Kilometrelik hat şu anda Suriye Demiryolları tarafından işletilen trenlerle dört saat, karayoluyla ise 1,5 saat sürüyor. YHT, bu süreyi 33 dakikaya çekecek.. Hattın fizibilite çalışmasını Türk tarafı hazırlayacak. Maliyetin 300 milyon avroyu bulacağı tahmin ediliyor..
Daha önce bu hatta 160 km. hıza imkan verecek şekilde yenileme çalışmalarının yapılması konuşuluyordu.. Sonunda 250 km/saat hızlı YHT inşa edilmesine karar verilmiş oldu.
Fotoğrafta Gaziantep – Nizip arasında çalışan bir modern dizel tren seti Gaziantep İstasyonu’nda..
3.
20 Aralık, 2010.
TCDD’nin 80 elektrikli anahat lokomotifi ve bir simülatör ihalesi sonuçlandı. İhaleyi Kanada’lı Bombardier firmasını yaklaşık 57.- milyon dolarlık fiyat farkıyla geride bırakan Hyundai – ROTEM kazandı. Üretim Eskişehir’deki TÜLOMSAŞ’da.
İmzalanan, 313.- milyon dolarlık anlaşmaya göre, lokomotiflerin ilk sekizi Kore’de, kalan yetmişiki tanesi Eskişehir’de üretilecek. Sözleşmeye göre ilk parti lokomotifler yirmialtıncı, son parti lokomotifler kırksekizinci ayın sonunda teslim edilecek.. Proje bedelinin %65′i İslam Kalkınma Bankası’ndan alınan kredi ile, kalanı bütçe imkanlarından karşılanıyor.
Hyundai – ROTEM firması ayrıca Türkiye’de diğer ortaklarıyla birlikte Hyundai – Eurotem adıyla bir şirket kurmuş durumda. Hyundai – Eurotem, Adapazarı’ndaki TUVASAŞ tesislerindeki fabrikasında Marmaray için 275 adet elektrikli banliyö aracı ve yine TCDD için 12 adedi üçlü, 12 adedi dörtlü setten oluşacak 84 araçlı 24 çoklu setin imalatına devam ediyor..
4.
9 Aralık, 2010.
TÜLOMSAŞ ile GE arasında kurulmuş olan Stratejik İşbirliği’ne bir ek yapıldı.
2010 Mayıs’ında imzalanan bir anlaşma altında, Amerikan General Electric firması ile ortak dizel – elektrikli lokomotif üretimi başlamak üzere. Anlaşma, ‘Yeni Nesil A/C Teknolojili Avrupa Platformu PH37ACi tipi Dizel Elektrikli Anahat Lokomotifleri’nin üretimini kapsıyordu. Bu anlaşmayla TÜLOMSAŞ – Türkiye Lokomotif Sanayi A.Ş. – GE’nin adı geçen lokomotiflerinin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa pazarları için tek üreticisi haline gelmişti. TÜLOMSAŞ’ın WEB sitesine göre, bu yeni nesil lokomotifler ‘düşük yakıt tüketimi, düşük emisyon, bağımsız aks kontrolü, asenkron tahrik sistemi, yüksek tork kabiliyeti, modern dizel motoru, çok düşük bakım gereksinimi, uzun periyodik bakım aralıkları, IGBT ve Mikroişlemci Kontrolü, makinist dostu konforlu sürücü kabini gibi özellikleriyle sınıfındaki benzer lokomotiflerden ayrılıyorlar. İlk sözleşme tamamı ihraç edilecek 30 adet dizel – elektrik ana hat lokomotifinin üretimini kapsıyordu. Bunların tamamı GE’nin yurt dışı müşterilerine ihraç edilecekti. GE’nin broşürlerinden anlayabildiğim kadarı ile bu lokomotifler gücü her aksa ayrı ayrı iletebiliyorlar. Bu da patinajı azaltıp, çeki gücünü ve dolayısı ile yakıt ekonomisini arttırıyor
Fotoğrafta GE’nin ‘PowerHaul’ olarak
adlandırdığı yeni nesil lokomotif ailesinden bir üye..
Bu defa, 9 Aralık, 2010 tarihinde, muhtemel müşterilerin bu yeni tip lokomotiflerin performansını test edebilmeleri ve üstünlükleri ile avantajlarını görmelerini sağlamak amacıyla bir adet ek lokomotif imal edilmesi sözleşmeye bağlandı. Bu lokomotif tamamen pazarlama ve tanıtım amaçlı kullanılacak.
Bu projenin devamında Türkiye’den ilk defa Avrupa ülkelerine, özellikle İngiltere’ye lokomotif ihracatının başlaması hedefleniyor. GE Dünyanın öncü lokomotif markası. 30 Adetlik ilk parti üretim 2011 yılında başlayıp 2015 yılında sona erecek. Başlangıçta %25- 35 dolayındaki yerli katkı oranının giderek arttırılması hedefleniyor. %50 katkı ile 100 adet lokomotif üretilmesi hedefine bir an evvel ulaşılması için çalışılıyor.
Bu ilk projenin boyutu 230.- milyon dolar. Proje GE’nin, üretim üssü TÜLOMSAŞ.
Irak Demir Yolları’nın 70, Libya Demir Yolları’nın 30 lokomotiflik ihaleleri de yakından takip ediliyor..
5.
17 Aralık, 2010
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da 17 Aralık 2010 tarihinde Bulgaristan Demiryolları ile TÜVASAŞ – Türkiye Vagon Sanayi A.Ş. – arasında, toplam 32.205.000 Euro değerinde 30 adet yataklı vagon üretimi için imzalar atıldı.
Fotoğraflar ihraç edilecek TVS 2000 serisi yataklı vagonların içine ait..
TUVASAŞ, aslında bu siparişi 2008 yılında Bulgaristan Demir Yolları İdaresi’nin açtığı uluslararası ihaleyi kazanarak almıştı. Ancak daha sonra ihale bir takım politik sebeplerle iptal edildi. Öne sürülen bahane bütçede bu vagonlara ayrılacak ödenek bulunmamasıydı. Herkes asıl sebebin bu olmadığını biliyordu. Sonunda bu siyasi iptal işlemi yine siyasi seviyeden girişimlerle geri aldırıldı ve TUVASAŞ’ın hakkı olan sipariş kesinleşti.
6.
17 Aralık, 2010.
Ankara – Konya YHT hattında deneme seferleri başladı..
Eldeki YHT setlerinden bir tanesi, 14.- milyon TL harcanarak vagonlarından birine gereken tüm elektronik ölçüm cihazlarının monte edilmesi suretiyle ‘Ölçüm ve deneme treni’ haline getirildi.
‘Piri Reis’ adı verilen bu tren Şeb-i Arus törenleri için Konya’ya gitmiş olan Başbakan Erdoğan tarafından törenle hizmete sokuldu.
Bu haber basında oldukça geniş şekilde yer buldu. Hızlı tren elle tutulur, gözle görülür hale geldikçe hem basının ilgisi hem pek çok şehrimizin beklentisi artıyor.. Bu son derece olumlu bir gelişme. Zira, bu kadar yaygın ve büyük bir proje, arkasında güçlü bir kamuoyu desteği olmadan yürütülemez. YHT, sadece ekonomi değil aynı zamanda hız ve konfor anlamına da geldiği için toplumun her kesiminden destek bulabiliyor.. Bu destek sayesinde, umulur ki, demir yollarındaki uzun gecikmemizi kapatma imkanı bulacağız..
Saygılarımla,
Tevfik izmirli