Son söz:

Bu hafta tanıtımına başlanan ve kısmen basına yansıyan ‘2023 Strateji Belgesi‘ ve Tayyip Erdoğan’ın ‘Artık gözümüz 2023 hedeflerinde’ sözleri ümit verici. Strateji Belgesinde hem her sektör tek tek ele alınıyor, hem de tüm sektörleri ilgilendiren ‘yatay politikalar’ getiriliyor.

2023 hedefleri somut olarak ortaya konmaya ve o noktaya giden yola taş döşenmeye başlandı. Hedef dünyanın en büyük on ekonomisinden biri haline gelmek. O noktaya vardığımızda kişi başına gelirimiz 25,000.- dolara, GSMH’miz 2.- trilyon dolara, ihracatımız 500.- milyar dolara çıkmış olacak. Ben böyle büyük hedeflerin milletçe benimsenmesini hem önemsiyorum hem heyecan verici buluyorum. Onuncu yerine onbirinci olmak, ya da 500.- yerine 450.- milyar dolar ihracatta kalmanın o kadar önemi yok. Önemli olan o hedefe yürümek. Varmak için gerekenleri yapmak. Biz sınava dört dörtlük hazırlandıktan sonra on alamasak da dokuz alırız.

Uluslararası bir deprem olmazsa, önümüzde Türk vatandaşı olarak yaşaması ve şahit olması keyif verecek yıllar var. Bu ülkenin mayası tuttu. Büyüyoruz. Büyüyeceğiz.

Bu ne demek?
Çocuklarımız daha bol proteinle beslenecekler, demek.
Gençlerimiz daha kaliteli bir eğitime ulaşacaklar , demek.
Çalışanlarımız daha üretken olacaklar, işsizimiz azalacak, demek.
Hastalarımız daha yüksek standartlarda tıp hizmeti alacaklar, demek.
Yaşlılarımız daha rahat bakılacaklar, demek.
Şirketlerimiz daha büyük, daha karlı, daha rekabetçi olacaklar, demek.
Bankalarımız dünya ölçeğini tutturacaklar, demek.
Üretim gücümüz artacak, demek.
Şehirlerimiz daha yaşanır olacak, demek.
Altyapımız ileri standartlara ulaşmış olacak, demek.
Ordumuz kendi sanayimiz tarafından donatılacak, demek.

Başkaları petrol buldu, biz kendi insanımızı bulduk..
Makinacılar da bizim petrolümüz.. Devam..

Merhabalar,

13 Aralık, 2010′da Türkiye için bir ilk yaşandı. Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği ile Türk Eximbank arasında imzalanan sözleşmeye göre, Türkiye’den makina almak isteyen müşteriler Türk Eximbank tarafından beş yıla varan vade ile finanse edilebilecekler.

Bir benzer haber de, Aralık ayının sonlarında, Halk Bankası’nan geldi. Halk Bankası da makina sektörüne on yıla kadar vadeli kredi kullandırmaya başladığını duyurdu. İllerde toplantılar yaparak programı tanıtıyorlar. Amacım bankaların kredi programlarını tanıtmak değil. O bakımdan detaya girmiyorum.

Almanya, Fransa, Japonya ya da ABD gibi ülkelerden yatırım malı ithal etmek isteyenler gayet iyi bilirler. Bu ülkelerdeki firmalar müşterinin karşısına finansman paketleri ile çıkarlar. Almak istediğiniz bir gaz türbini ya da bir MR cihazı olabilir. Siz kendi bankanızdan bir teminat mektubu verdiğiniz anda uzun vadeli finansman hazırdır. Satıcı ülkenin ‘ihracatı finansman ile destekleme kurumu’ – Almanya’da Hermes, ABD’de Eximbank gibi – kendi ihracatcısının arkasındadır. Sadece bu yüzden, yatırım malı ihtiyacını Türkiye yerine yurt dışından karşılamış Türk yatırımcısı az değildir.

Türk Eximbank, 2010 itibarıyla makina sektörüne 1.- milyar dolarlık kısa vadeli kredi kullandırıyordu. Beş yıla varan kredi bu bakımdan bir ilk. Kredi kullanıldıkça toplamın artması bekleniyor.

Bu tip haberler ilk bakışta kuru ve sıkıcı gibi gelebilir ama biz bu kredi haberleri ile önümüzdeki yıllarda ortaya çıkabilecek muhteşem tablo arasındaki ilişkiyi irdelemeye çalışalım.

Sözleşmenin imza töreni..

2010 yılında Türkiye’nin makina ve aksamları ithalatı 22.- milyar, ihracatı ise 8 ile 9.- milyar dolar civarında.. Bu rakamlarla muhtemelen ihracat sıralamasında altıncı sıradalar. 2010′un ilk beş sektörü şöyle: (Milyar USD)

1. Otomotiv 17,4
2. Hazır Giyim 14,6
3. Kimya 12,7
4. Demir Çelik 12,3
5. Elektrikli – Elektronik Cihazlar 9,6

Makina ihracatcıları, bu tabloyu tamamen değiştireceklerini ve beş yıl içinde otomotiv geçerek ihracatta birinci sıraya oturacaklarını söylüyorlar.

Makina sektörü 2023 yılı için 110.- milyar dolarlık ihracat hedefi koymuş durumda. Bu rakam hükümet tarafından hazırlanan ‘Strateji Belgesi’nde 100.- milyar dolar olarak yer buldu.

Sektörün 2023 hedefi gerçekleştiğinde, Türkiye dünyanın makina ihracatındaki ilk 5 ülkesinden biri olacak.

2023′deki hedeflerinin makina guruplarına göre dağılımını şöyle öngörüyorlar:

“Güç üreten makine ve araç ihracatımız için 34.- milyar dolar, belirli sanayilere özel makine ve cihazlar için 26.- milyar dolar, metal işleme makineleri için 14.- milyar dolar ve başka yerde belirtilmemiş endüstri makine ve cihazları mal grubu ihracatı için de 36.- milyar dolar hedefliyoruz.”

Bu kuşkusuz ki iddialı bir hedef. Ancak, makinacılar

“Sanayileşmiş ülkelere bakıldığında, makina imalat sektörünün toplam ihracat içindeki payının %20 olduğu görülecektir. Bu oran Türkiye’de henüz %8 civarında. 2023′ün 500.- milyar dolar ihracat yapan Türkiye’sinin makina imalat sektörü de 100.- milyar dolar ihracat yapacaktır”

diyorlar.

Verdikleri örnek de ilginç. 1992 yılında 3.- milyar dolarlık makina ihraç eden Çin’in bu rakamı 2008′de 269.- milyar dolara taşıdığını ve dünya liderliğini kaptığını ifade ediyorlar.

Makina imalat sektörünün en yüksek katma değer yaratan sektörlerden biri olduğunu, kaliteli istihdam yarattığını, cari açığı yaratan kalemler içinde enerjiden sonra makina ithalatının geldiğini, sürekli vurgulayan ‘Makina Tanıtım Gurubu’nun görünen yüzü Adnan Dalgakıran, sektörün özgüvenini şu örneklerle anlatıyor:
“Türk makine sektörü, rakip ülkelerde fabrika kapattıracak düzeyde imalat yapabileceğini kanıtladı. Örneğin; sac işleme makineleri imalatında dünya lideri olan İtalya, ülkemiz nedeniyle bu alanı terk etmeye başladı. Talaşlı imalat alanında, havacılık sektörüne hassas parça imalatı için Avrupa Birliği’ne 5 eksenli CNC işleme merkezi ihraç ediliyor. Ayrıca, Türk Patent Enstitüsü’ne ait istatistikler incelendiğinde imalat sektöründe patent almak üzere başvuru yapmış 37 bin 138 başvuru içinde en büyük kısmın yüzde 27 ile makine sektörüne ait olduğu görülüyor.”

Bu hedef gerçekçi mi? 100.- Milyar dolar hedefini tutturabilir miyiz? Merak eden eline bir hesap makinası alsın. 2010 yılının 9.- milyar dolarını baz alarak her yıl %20 artış olduğunda tam onüç yıl sonunda rakamın nereye vardığını bulsun.

Son söz:
Bu hafta tanıtımına başlanan ve kısmen basına yansıyan ‘2023 Strateji Belgesi‘ ve Tayyip Erdoğan’ın ‘Artık gözümüz 2023 hedeflerinde’ sözleri ümit verici. Strateji Belgesinde hem her sektör tek tek ele alınıyor, hem de tüm sektörleri ilgilendiren ‘yatay politikalar’ getiriliyor.
2023 hedefleri somut olarak ortaya konmaya ve o noktaya giden yola taş döşenmeye başlandı. Hedef dünyanın en büyük on ekonomisinden biri haline gelmek. O noktaya vardığımızda kişi başına gelirimiz 25,000.- dolara, GSMH’miz 2.- trilyon dolara, ihracatımız 500.- milyar dolara çıkmış olacak. Ben böyle büyük hedeflerin milletçe benimsenmesini hem önemsiyorum hem heyecan verici buluyorum. Onuncu yerine onbirinci olmak, ya da 500.- yerine 450.- milyar dolar ihracatta kalmanın o kadar önemi yok. Önemli olan o hedefe yürümek. Varmak için gerekenleri yapmak. Biz sınava dört dörtlük hazırlandıktan sonra on alamasak da dokuz alırız.

Uluslararası bir deprem olmazsa, önümüzde Türk vatandaşı olarak yaşaması ve şahit olması keyif verecek yıllar var. Bu ülkenin mayası tuttu. Büyüyoruz. Büyüyeceğiz.

Bu ne demek?
Çocuklarımız daha bol proteinle beslenecekler, demek.
Gençlerimiz daha kaliteli bir eğitime ulaşacaklar , demek.
Çalışanlarımız daha üretken olacaklar, işsizimiz azalacak, demek.
Hastalarımız daha yüksek standartlarda tıp hizmeti alacaklar, demek.
Yaşlılarımız daha rahat bakılacaklar, demek.
Şirketlerimiz daha büyük, daha karlı, daha rekabetçi olacaklar, demek.
Bankalarımız dünya ölçeğini tutturacaklar, demek.
Üretim gücümüz artacak, demek.
Şehirlerimiz daha yaşanır olacak, demek.
Altyapımız ileri standartlara ulaşmış olacak, demek.
Ordumuz kendi sanayimiz tarafından donatılacak, demek.

Başkaları petrol buldu, biz kendi insanımızı bulduk..
Makinacılar da bizim petrolümüz.. Devam..

Saygılarımla,
Tevfik İzmirli