Tevfik İzmirli – Bir Amerikan generali.. Bir başkan, bir meclis, bir demokrasi tablosu.. Amerika sadece emperyalizm ya da Holywood’dan ibaret değil..

25/11/2010 (Kategori: Yazılarım, Yorum - Polemik)

Şimdi konuyu bize uyarlayalım. TBMM Savunma ve Güvenlik Komisyonu toplantı halinde. Komisyon Başkanı, diyelim ki, iktidar partisinden Çorum Milletvekili Ahmet Çorumlu, yardımcısı da ana muhalefet partisinden Çankırı Milletvekili Mehmet Çankırılı. Aşağıda o günün konuğu olarak Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner oturuyor. Söz sırası Manisa Milletvekili Hasan Manisalı’ya gelmiş. Manisalı soruyor:
“Sayın Koşaner, geçen hafta falan yerdeki karakola yaptığımız ziyaret esnasında, karakolun fiziki şartlarının yetersiz olduğu, personel tarafından dile getirildi. 2011 Programına alındığı hakkında bir bilgi bulamadık. Öte yandan, filan orduevine iki adet İtalyan malı saksafon satın alındığı gazetelere kadar yansıdı. Harcama öncelikleriniz nedir? Lütfen bizi aydınlatabilir misiniz? Aksi halde Savunma Bakanı hakkında verilmiş olan soru önergesindeki tutumumu gözden geçirmek zorunda kalacağımı bilmenizi isterim..”

Nasıl? Komedi gibi, değil mi? İşte bu yüzden bizim demokrasimiz de dışarıdan bakanlara komedi gibi gözüküyor.

“Aslında prensip, en zor anlayan bir insanın bile hemen ezberleyebileceği kadar basit: “Mühür seçilmişlerin elinde. Bir göreve ya seçilerek geleceksin, ya da seçilmişlerin onayıyla. Nokta”..

Merhabalar,

Bu bir Amerika övgüsü değil.
Amerika’nın çirkin yüzünü, silah endüstrisinin kanlı oyunlarını, o refahın altında kimlerin kanlarının yattığını ben de biliyorum. Ama aynı Amerika’nın, en azından kendi vatandaşlarına dönük demokratik bir yüzü de var. Üç general olayı ile bağlantılı olarak buna değinmek istedim.

Şu Amerikalı generalin adı David H. Petraeus. Şu anda Afganistan’daki tüm müttefik kuvvetleri ona bağlı.

Amerikalılar dört yıldızlı generale ‘General’ diyorlar. Tek, iki ve üç yıldızlı generallerin ünvanlarının önlerinde takılar var. Bizdeki, Tuğ, Tüm, Kor takıları gibi. En üst rütbeye çıktıklarında sadece ‘General’ ünvanını alıyorlar..
Gen. Petraeus özel bir kişilik. Kendisi red etse de, ABD başkanlığına aday olabileceği bile konuşuluyor.
Her ABD generali gibi doktora derecesi sahibi. Üstelik Petraeus’un doktorası Princeton Üniversitesi’nden alınmış.

Şu cümleye dikkat:
“General Petraeus, 2010 yılının Haziran ayında, Başkan Obama tarafından Afganistan’daki Uluslararası Yardım Gücü’nün komutanlığına önerilinceye kadar, USCENTCOM (Amerikan Merkez Komutanlığı) Komutanıydı. (1)” Neden dikkat gerekiyor bu cümleye? İki sebepten:

1. Sebep:
Başkan Obama ‘tayin’ etmiyor. ‘Öneriyor’. Kime öneriyor? Amerikan Meclisine. Bu ne demek? -”Benim bu görev için adayım General Petraeus’dur. Buyrun, kendisini inceleyin, didik didik edin. Temsilciler Meclisi’nin ve Senato’nun ‘Silahlı Hizmetler Komisyonları’na davet edin. Sorularınıza cevap versin. Uygun görürseniz, kendisini atamak istiyorum” demiş oluyor. Yani, bir generalin terfi etmesi değil, görev değişikliği bile ‘siyasilerin’ teklifine ve onayına tabi.

2. Sebep:
General Petraeus’un yeni görevi, emir komuta zincirinde, önceki görevinin altında. Hatta doğrudan oraya bağlı bir alt komutanlık. Yani General Petraeus, kalktığı koltuğun emrindeki bir makamı kabul ediyor. Neden? Çünkü siyasi otorite öyle uygun görmüş.

Şu iki fotoğraf da, General Petraeus’u, değişik zamanlarda, Kongre’nin hem Senato hem Temsilciler meclisi kanatlarındaki ‘Silahlı Hizmetler Komiteleri’ karşısında sorulara cevap verirken gösteriyor.

Yerde oturanlar foto muhabirleri, arkada, sıralarda oturanlar dinleyiciler.
Dikkat ederseniz, ABD Kongresi’nin her komite toplantısında olduğu gibi, yasama organı üyeleri yüksek kürsüde, yürütme organı üyeleri, asker sivil ayrımı olmaksızın, aşağıda oturuyorlar. Buraya Başkan’ın bakan yapmak istediği biri de gelse aşağıdaki masada oturarak konuşuyor. Çünkü o anda milletin seçilmiş temsilcilerinin huzurunda bulunuyorlar.

Şekiller, semboller ne kadar önemli değil mi? Oturuş düzeni bir mahkemeyi andırmıyor mu? Sanki, “yukarıda Allah, aşağıda Amerikan halkının temsilcileri” der gibi.

Bu mekanın bir özelliği daha var. Hukukun insanlara tanıdığı ‘kendini savunurken yalan söyleme hakkı’ burada geçerli değil. Şöyleki, mahkemede, ‘o suçu ben işlemedim’ diyen sanık, suçu işlemş olduğu ispatlandığında, ‘işlemedim’ derken yalan söylemiş olduğu için ayrıca ceza almaz. Hukuk ona kendisini kurtarmak için yalan söyleme hakkını tanımış sayılıyor. Doğruyu ortaya çıkartmak sanığın değil, savcının görevi. Kongre’de ifade verenler bu haktan mahrumlar. Burada yalan söylemenin ayrıca cezası var. Tüm millet aldatılmış oluyor.
Bu ifade verme, soruları cevaplama, Kongre’ye bilgi sunma toplantıları sadece terfi tayin zamanlarında yapılan toplantılar değil. Silahlı Kuvvetlerin tüm branşları, periyodik olarak faaliyetleri hakkında Kongre’yi bilgilendiriyorlar. Kongrenin her iki kanadında da, Silahlı Hizmetler Komiteleri’nin WEB sitelerinde bu toplantıların takvimi var. WEB sitesine girenler arzu ederlerse, toplantıların video kayıtlarını izleyebiliyorlar. Ayrıca oturumları yayınlayan bir de TV kanalı mevcut. General Petraeus, yılardır önemli görevler yürüttüğünden, bu oturumlarda pek çok kere bulunmuş. Hatta bir tanesinde fenalaşarak bayılınca, salondan çıkarılmış, oturuma 15 dakika ara verilmiş. Şu resim tam fenalaştığı anda çekilmiş:

Sonradan sabah kahvaltı etmediği anlaşılmış. Açlık ve heyecan koskoca generali bayıltmış.

Sorulan sorular, oturumun konuklara bazen ter döktürüyor ama toplantılarda tabi ki kimse kimseyi hırpalamıyor, aşağılamıyor, incitmiyor. Herşey saygı çerçevesinde cereyan ediyor. Komisyon üyeleri, generale hem hizmetleri, hem komisyona verdiği bilgiler için teşekkür ediyorlar. Onun şahsında, emrinde görev yapan personele teşekkürlerini ifade ediyorlar. Ancak general de söz kendisine verilinceye kadar konuşmuyor. Konunun dışına çıkmıyor ve her lafına ‘Mr. Chairman – Sayın Başkan’ diyerek başlıyor..

Bazen komisyonun üyeleri arasından, herkese tuhaf gelen sorular soran da çıkıyor. Bir defasında, bir kadın milletvekili, General Petraeus’a, “Afganistan’daki birliklerinizin karbon salınımını azaltmak için hangi tedbirleri alıyorsunuz?” sorusunu bile sormuş.

Bir ufak detay daha, rapor vermeye gittiğinde, generalin yanında mutlaka Savunma Bakanlığı’ndan bir sivil yetkili bulunuyor. Genellikle, konunun sorumlusu olan ve generalin başında olduğu komutanlığın bağlı bulunduğu Savunma Bakan Yardımcısı. Benim seyrettiğim bir videoda konuşma sırası şöyleydi: Önce komite başkanı kısa bir açılış konuşması yapıyor, ikinci sırada başkan yardımcısı, sonra generalin yanında oturan ve onun siyasi amiri olan görevli ve en son generalin kendisi. Bu sıralama bile anlayana saz..

Şimdi konuyu bize uyarlayalım. TBMM Savunma ve Güvenlik Komisyonu toplantı halinde. Komisyon Başkanı, diyelim ki, iktidar partisinden Çorum Milletvekili Ahmet Çorumlu, yardımcısı da ana muhalefet partisinden Çankırı Milletvekili Mehmet Çankırılı. Aşağıda o günün konuğu olarak Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner oturuyor. Söz sırası Manisa Milletvekili Hasan Manisalı’ya gelmiş. Manisalı soruyor:
“Sayın Koşaner, geçen hafta falan yerdeki karakola yaptığımız ziyaret esnasında, karakolun fiziki şartlarının yetersiz olduğu, hem personel tarafından dile getirildi, hem bizim gözlemlerimiz de aynı yönde. 2011 yatırım programına alındığı hakkında bir bilgi bulamadık. Öte yandan, filan orduevine iki adet İtalyan malı saksafon satın alındığı gazetelere kadar yansıdı. Harcama öncelikleriniz nedir? Lütfen bizi aydınlatabilir misiniz? Aksi halde Savunma Bakanı hakkında verilmiş olan soru önergesindeki tutumumu gözden geçirmek zorunda kalacağımı bilmenizi isterim..”

Nasıl? Komedi gibi, değil mi? İşte bu yüzden bizim demokrasimiz de dışarıdan bakanlara komedi gibi gözüküyor.

Aslında prensip, en zor anlayan bir insanın bile hemen ezberleyebileceği kadar basit: “Mühür seçilmişlerin elinde olacak. Bir göreve ya seçilerek geleceksin, ya da seçilmişlerin onayıyla. Nokta”..

Saygılarımla,

Tevfik İzmirli

(1) USCENTCOM -
ABD’nin; Afganistan, Bahreyn, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Kazakistan, Kuveyt, Kırgızistan, Lübnan, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Tacikistan, BAE, Türkmenistan, Özbekistan ve Yemen’den sorumlu olan operasyonel komutanlığı.. Karargahı Florida’da. Bir cins cephe komutanlığı çünkü kendi bölgesindeki güçler, hangi kuvvete ait olursa olsun buranın emrinde harekata katılacaklar. Irak harbinde olduğu gibi.