Bu da Yiğit Bulut’un Görüşü: “Türkiye ‘füze kalkanı’ adımını asla atmamalı!” – HABERTÜRK

17/10/2010 (Kategori: Seçtiğim Yazılar)


Uzun yıllardır tez şeklinde savunduğum, kısmen doğru bulduğum ve Amerika’daki bir beyin fırtınası toplantısında “aşırı doz haline getirilmiş Büyük Avrasya Konfederasyonu” şekliyle karşılaştığım, bu halinden çekinerek Türk kamuoyuyla o dönemde paylaştığım “projenin” çok net bir açmazı var: İran’ın bir bölümü de bu proje kapsamında “Ankara merkeze” bağlanıyor.

Sevgili dostlar,
Yanlış okumadınız; Türkiye’nin “genleşme-dönüşme-emperyalleşme” projesinin “en zor ve özellikle Türkiye’de var olan siyasi doku” tarafından kabul edilemeyecek kısmı; İran “bölümü”. İşin daha garip kısmı ise, İran’ın İsrail tarafından değil Türkiye tarafından vurulması, Türk-Azeri kökenli olanların yaşadığı bölümlerin “Türkiye’ye doğru her anlamda bütünleştirilmesi”!

Bu görüşümü size son dönemde birçok yazımda aktardım ve hep şunun altını çizdim: Anglosakson güçlerin İran operasyonu mutlaka gelecek ve bu operasyon sanıldığı gibi İsrail tarafından yapılmayacak, Türkiye bu işe zorlanacak!

Bu noktada özellikle “füze kalkanının nasıl bir tuzak olduğunu” vurgulamak amacıyla biraz geri dönmek ve kısa bir analizi not düşmek istiyorum. 2001 Eylül saldırısı – 2003 Süleymaniye “çuval” sürecinden sonra Amerika’da Türkiye hakkında düşünceler, daha doğrusu tez ortaya atabilecek güçteki lobilerin görüşleri net olarak ikiye ayrıldı:

Ortadoğu modelinin İsrail odaklı devam etmesi gerektiğini düşünenler ve tam tersi, artık İsrail’in denklemden düşmesi, ana yapının Türkiye odaklı olması gerektiğini açıkça ortaya koyanlar.

Bu noktada bir not düşelim: Büyük Avrasya Konfederasyonu tezini savunanların ana düşüncelerinden biri, İsrail’in denklemden düştüğü bir Ortadoğu olması gerektiği yönünde. Bu tez içeride hâkim “siyasi otoritenin” ana politikalarıyla da uyuşuyor, hatta zaman zaman İsrail ile “sert çatışma” olarak da dışa vuruyor.

İşte burası çok çok önemli
; İsrail’in düştüğü bir Ortadoğu ve büyük Türkiye isteyenlerin Türk Hükümeti’nden ayrıştıkları ana nokta İran! O düşüncede olanlar için İran operasyonu mutlaka olmalı, İran eşzamanlı olarak İsrail’le birlikte düşmeli ve “İsrail’sizleştirme – İran’sızlaştırma” operasyonları Türkiye tarafından icra edilmeli.

Çok önemli bir not: Türkiye’yi Ortadoğu’da “genleşen yapısından” düşürmek isteyenlerin de oynadığı “İran kartı” var. Onların da amacı, “Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirmek”.

Sonuç 1: Türkiye “füze kalkanı” adımını kesinlikle atmamalı veya daha değişik bir ifadeyle “bu tuzağa kesinlikle düşmemeli”. Türkiye “genleşecek, etki alanı artacak” ve yeni bir “model ortaya” çıkacaksa, bu İran ile çatışarak asla olamaz.

Sonuç 2: Türkiye-İran çatışması, “iç siyasi dinamikleri” ve “ekonomik dengeleri” kökünden değiştireceği için İsrail başta olmak üzere “yerleşik düzen” ve birçok “odak” tarafından, “hükümeti oyundan düşürmek” amacıyla istenen bir gelişme. Genleşme-gelişme yoluna giren bir Türkiye’nin bu “çatışmadan” uzak durmasında yarar var!

Sonuç 3: Türkiye “bu yola girmez ve bu tuzağa düşmezse”, İsrail bu adımı mutlaka atacak ve Türkiye “durmasının” sonucunu alarak, ana hedeflerine yine ulaşacaktır.

Son söz: Füze kalkanı, Türkiye’nin başına geçirilen “yeni bir çuval” olabilir! Çok dikkatli olmalı ve sakin bir şekilde kendi menfaatlerimize göre karar vermeliyiz.


http://www.haberturk.com/yazarlar/562076-turkiye-fuze-kalkani-adimini-asla-atmamali