Tevfik İzmirli – WikiLeaks II – Heyecan yeni başlıyor.. 29 Kasım, 2010..
29/11/2010 (Kategori: WikiLeaks Yazıları, Yorum - Polemik)
Türk basın ve yayın organlarının yansıttıkları belgeleri seçerken tarafsızlıktan uzak davrandıkları görülüyor.
Kimi gazetenin web sitesi hükümetin prestijine katkı yapacak belgeleri öne çıkarırken kiminin hükümeti yıpratabilecek belgelere ağırlık verdiğini görüyoruz.
Örneğin, bir Türk haber kaynağının Amerikan diplomatına aktardığı “Başbakan Erdoğan’ın İsviçre Bankalarında sekiz ayrı hesabı olduğu” ifadesini içeren belgeyi görmezdan gelen yayın organları var..
Olay ağırlıklı olarak internet ve yabancı basın kaynaklı olduğu için eski nesil diplomat ve emekli büyükelçilerin gündemden kopuk kaldıklarına şahit oluyoruz..
Örneğin, Habertürk TV’de Didem Yılmaz’ın sunduğu Gün Ortası programına konuk olarak katılan Prof. İlter Turan ve Emekli Büyükelçi Faruk Loloğlu bunun en acıklı bir örneğini sergilediler. İkisi de yıllar içinde edinmiş oldukları klasik bilgi birikimlerine güvenerek, “Nasıl olsa ne sorsalar biz cevabını biliriz” diye düşünerek çıkmışlardı. Ne bilgilerin nasıl sızdığından haberleri vardı, ne ABD’nin kullandığı haberleşme ağından, ne de belgelerin hangi yayım organları kanalı ile açıklandığından. Sanki akşamki maçı izleyip yatmışlar, sabah kalkıp televizyona çıkmışlar gibi görünüyorlardı. Özellikle Prof. İlter Turan, sanki önemli bir cevher yumurtluyormuş edasıyla, kelimeleri seçe seçe konuşmuyor mu, TV’nin sesi kapalı olsa insan dişe dokunur bir laf ediyor zannedebilir. Bomboş lafları arka arkaya dizdi, gitti. İnsan böyle bir davet aldığında ya bir hazırlık yapar, ya da konuyu yakından takip edemedim, beni affedin, demez mi?
TV’lerdeki bu ‘yaşı geçmiş erkek hegamonyası’nın kırılma zamanı geldi geçiyor. Kamuoyu, en sağlıklı bilgileri yine adı sanı pek bilinmeyen, ‘mutfakta çalışan’ genç gazetecilerden alıyor. Çünkü onlar internetle dost.. ve ev ödevlerini yapıyorlar..
Belge fazlalığı tercüme yanlışlarına sebep oluyor.
Mesela şu alıntı Radikal gazetesinden:
“Erdoğan’a “doğal bir politikacı” yakıştırması yapılıyor ve yolsuzlukla mücadeleye hevesli, muhafazakar değerleri korumaya kararlı “Anadolu Kürsüsü” imajını ortaya koyduğu belirtiliyor.”
Anlaşılan orjinal haberdeki ‘tribune’ kelimesini önce ‘tribün’ olarak anlamışlar, bunun uymadığını görünce bari ‘kürsü’ yazalım demişler. Halbuki ‘tribune’ kelimesinin Roma’dan kalan ‘hakim’, ‘kumandan – vali’ gibi anlamları var..
Şu detay keyif veriyor: ABD karşısında ‘yetersiz kalan’ sadece biz değiliz. ‘Büyük’ bildiğimiz devletler de aynı durumda..
Koskoca Alman kabinesinden günlük olarak haber alabiliyorlar. Koalisyon görüşmeleri mi yapılıyor? ABD’nin haberdar olmadığı gelişme yok. Berlin kevgire dönmüş. İngiliz Parlamentosu da aynı durumda. Cinsel fantazileri -detaylar kapatılmış- istismar edilebilir, maddi durumu bozuk, aile içi sıkıntıları olan bir milletvekili raporlara geçmiş. Washington’daki İstihbarat Daire Başkanı raporu hazırlayan diplomatı tebrik ediyor. “Aman devam.. bu çok yararlı olabilir.. samimiyeti arttırın!” diyor.. Ne hoş bir duygu.. Dev kedinin oynadığı daha pek çok fare var:))
Henüz erken, kimse sevinmesin..
Yayınlanan belge sayısı henüz sadece yüzlerle ifade ediliyor. ‘Siyasi rakibimin kirli çamaşırları ortalığa dökülüyor’ diye sevinmek için erken.. Hiç umulmadık detaylar ortaya saçıldıkça him umulmadık insanlar zor duruma düşebilir..
Şu ana kadar ortaya çıkanlar içinde ‘insana dilini yutturacak’ belgeye rastlamadık..
Bilinmese de tahmin edilebilir detaylar.. Sadece yazılı olarak ortaya çıkınca sarsıcı etki bırakıyorlar. Hele diplomatlar için, hiç de bilinmedik haberler değil. Yani Suud Kralı’nın, İran’ın bombalanmasını arzu ettiğini tahmin etmek için WiiLeaks’e ihtiyacımız mı vardı? Ya da İtalyan Başbakanı ile Rusya Başbakanı’nın aşırı samimi oldukları (!) anlaşılmıyor muydu? Veya Aliyev’in bütün o riyakar konuşmalarına karşın enerji oyununda aslında Rusya tarafına yattığı ve AKP iktidarına – ya da toptan Türkiye’ye – ters baktığını biz anlamıyor muyduk?
Acaba belgelerin ‘isimleri silinmemş halleri’ de ortaya saçılacak mı?
İşte o zaman çarşı tam karışır. Yani Başbakan hakkında Amerikalılara söylenti aktaran Türk yetkilinin adı ortaya çıkarsa, o vatandaşın halini düşünebiliyor musunuz?
Bu belgelerin çoğunun ‘ham istihbarat’ olduğunu unutmayalım.
Pek çoğu, Ankara’da görev yapan diplomatların derledikleri istihbaratı içeriyor. “Davutoğlu istisnai bir çatlak” lafı Washington’a iletilmiş demek, Washington’un da bu değerlendirmeye katıldığını, politikasını buna göre oluşturduğu anlamına gelmiyor. Bu açıdan, dilerim ki işin en sonunda Türkiye hakkında çıkan tüm belgeleri derli toplu bir halde okuma imkanımız olur.
Aslında, Washington’dan sonra en çok belge Ankara’dan demek, en çok belge Ankara’dan demektir. Washington zaten adamların merkezi.
Bu da gösteriyor ki, jeopolitik ve jeostratejik önemimiz efsaneden ibaret değil. Silik dış politika taraftarlarına en iyi cevabı rakamlar vermiş. Bu arsada oturanlar mahallenin imar durumuna karışsalar da karışmasalar da birilerinin işi gücü buranın imar durumu..
- devam edecek -