“İsmet Paşa’nın Kürt Raporu”..1935 Yılında Atatürk’e Sunulan Gizli Rapor

22/09/2010 (Kategori: Seçtiğim Kitaplar)

Merhabalar,
Atatürk, 1935 yılında Başvekili olan İsmet İnönü’den bir Kürt raporu ister. Belgenin orjinalini gün ışığına çıkaran Saygı Öztürk’e göre, raporun adı ‘Gizli Kürt Raporu’ dur. Bu bana ilgi çekmek için yazarın uydurduğu bir isim gibi geldi. Çünkü, İnönü bu gezisinde Doğu Karadeniz illerine de uğrar. Bu aslında bir Doğu raporu.
Bu da ibretlik bir kitap. Aydınlatıcı tarafı şu: Bir kere Atatürk dönemi, gençlere anlatıldığı gibi, düzenli, tertipli, ahenkli bir devir değil.. O devrin bir asr-ı saadet olduğuna inandırılmış zihinler için İnönü’nün kaleminden çıkmış bu gizli resmi belgeden daha geçerli kanıt mı, olur? Aksine o devir, bir laçkalık, bozuk idare devri.. Ankara’nın taşradan haberi bile yok.. Katiyen o devrin maddi imkansızlıkları yüzünden yapılamıyan hizmetlerden bahsetmiyorum.. Sadece haberdar olma noktasında bile sırıtan ilgisizliğe, bir örnek vereyim. Bakın Atatürk’ün sağ kolu, koca İsmet Paşa, Ordu’da kimbilir kaç ay ya da yıl önce kapatılmış okullardan nasıl, ‘mış’lı, ‘miş’li bahsediyor. Oraya gidince öğrenmiş. Başbakan’ın yolu tesadüfen Ordu’ya düşmemiş olsa, Ankara bu okulların kapatılmış olduğunu kimbilir ne zaman duyacak. Aşağıdaki ufak örnek bile gösteriyor. Atatürk devrindeki idare ne etkin, ne ilgili, ne başarılı. Sayfa 52:

Öğretmen maaşları verilemediği için Ordu’da okullar kapatılmış.

“Ordu’da muallimlerin maaşları ödenememiş. Bu durum Ordu’yu radikal karara sevketmiş. Kırk küsur muallimi çıkarmışlar.. Mudil (karma) mektepleri de kapamışlar. Geri kalan muallimler yine beş aylık isterler. Muallimlerin birikmiş maaşları yirmisekizbin lira. Muhit bundan pek ıstıraplı idi.
Geçen sene vilayet hususi idaresi (il özel idaresi) yüzde kırkbeş tahsil etmiş (vergi tahsilatı), belediye de böyle. Dört beş sene evvelki ilbay (vali) köprüleri borçlanmış, ondan sonra gelenler hep bu borcu ileri sürerek vazifeyi bırakmışlar. Yüzde kırkbeş tahsilat ile bütün mekteplerin kapanması lazım gelirdi. “…………” Aciz ve fena idare amirlerinin faydasız değil, çok zararlı olduğunu bir daha görmüş oldum”

İnsanın, “Bir de bunuda mı görmeyecektin” diyeceği geliyor. Bu devirde böyle başbakanımız olsa millet sandığı kafasına geçirir.

Aşağıdaki örnekte, İnönü Kürtlere uygulanan eğitim yasağı hakkındaki düşüncelerini yazıyor. O da Celal Bayar’ın bir sene sonra hazırlayacağı rapordaki gibi, dolaylı bir dil kullanmak zorunda. Açık ifadelerle yazmaktan çekiniyor. Biliyoruz ki bu Atatürk’ün uygulattığı bir siyasettir, baş destekcisi de Atatürk’ün demirbaş Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tır. Sayfa 62:

Kürtlere okutma yapılıp yapılmayacağı şimdiye kadar bir politika olarak mütalaa edilmiştir. Bu politikayı halk biliyor. Biz bundan hiç istifade edemediğimiz halde yalnız mahzurunu çekiyoruz. Daha Türk köylerindeki mektepleri yapamamışken ve en nihayet yüzde ona varmayan okutmada bir hususi siyasayı halkın diline düşürmekte hiçbir fayda yoktur. Sonra ilk tahsil için okutmakta faydamızın daha siyasi olduğu görüşündeyim. Kürtleşmiş ve kolayca Türklüğe dönecek yerleri okutmak, hatta Kürtlere Türkçe öğreterek Türklüğe çekmek için ilk tahsil ve onun iyi hocası çok etkili vasıtadır. Sonuçta ilk tahsil için ayırma siyaseti yapılamaz

Demek ki o güne kadar bu bile yapılıyordu. “Kürt Türk kardeştir, etle tırnak gibiyiz” diye yalan söyleyen Türk ırkçılarının, hem de Atatürk zamanındaki zihniyeti buymuş..

Zaten sınırlı olan vasıtalarımızı daha çok Türk köylerinde kullanmak elimizdedir. Memur yetiştirecek büyük müesseseler Güneyde yoktur. Orta mektebe girecekler içerisinde Kürtlerden müracaat eden olursa onları da reddetmemeliyiz.

Burada ne demiş oldu? İlk okulu okuyanlardan müracaat eden çıkarsa orta okula da alalım, zaten devam etme imkanı bulamayacaklar, çünkü buralarda ciddi bir okul bulunmuyor. Bitirip adam olanı çıkmayacaktır. Haince bir kurnazlık. O “Altın devir” için olağan..

Bu görüşlerimi hükümet kabul ederse, ayrıntısını yalnız Genel Enspektörler (Genel Müfettişler) bilmek üzere, açık şekilde ayrılık siyasetinin kaldırıldığını tebliğ etmeliyiz. Van böyle bir tebliği daha acele bekliyor.

Yani, “Devlet olarak yalan söyleyelim, yasak kalktı diye ilan edelim. Ama Enspektörler eli ile imkanları Türk köylerine kullanmak elimizdedir. Göstermelik serbesti.. El altından ayrımcılığa devam.. Kemalist devletin yalancı yüzü.

Bu örnekler çoğaltılabilir ama o zaman iş kitabı özetlemeye varacak.. Burada bırakıyorum..
Merak eden okur. Tavsiye ederim.

Saygılarımla,

Tevfik İzmirli


Doğan Kitap – 128 Sayfa – 1. Baskı Aralık 2007